Kurt çok acıkmıştı. Tilkiden iki tavuk ödünç aldı. Karnını doyurdu. Tilki kurdun karşısına geçti ve
- Ben olmasaydım ne yapacaktın? Yat kalk bana dua et! dedi.
Kurt 77 büküm oldu tilkinin karşısında.
- Haklısın tilki kardeş çok sağol! dedi.
Birkaç dakika geçti geçmedi tekrar dikildi tilki kurdun karşısına.
- Sayemde yaşıyorsun sayemde; eğer ben olmasaydım çoktan ölmüştün! dedi.
Kurt; - Haklısın Tilki Kardeş sen olmasaydın bitmiştim. Dedi acı çektiği yüzünden anlaşılan duruşuyla...
Tilki akşama kadar 40 defa geçti kurdun karşısına.
- Sayemde yaşıyorsayemde nefes alıyorsun! dedi hep.
Kurt her seferinde minnet duygularını iletti tilkiye. Güçlüydü; ama borçluydu. Borç vefa ile birleşince altından kakılmaz bir yük oluyordu ve ince ince tüketiyordu kurdun onurunu...
Ertesi sabah erken kalktı kurt. İki koyun yakaladı ve tilkiye götürdü apar topar.
- Ödeştik tilki kardeş sağol! dedi ve acilen yavrularını topladı. Onlara anlattı. Tilkinin karşısında nasıl ezildiğini anlattı. Borç almanın özgürlük satmak, onur pazarlamak olduğunu iyice öğretti.
Aradan binler yıl geçti. Çoğu zaman aç kaldı kurt; ama bir daha da hiç kimseden borç almadı.
Kendi işini hep kendi yaptı kalın ensesiyle...