|
Yanlış anlaşılmak, en çok canını yakan şeylerden biridir insanın.
İftiraya uğramak gibidir...
Haksızlığa maruz kalmaktır... Aklından bile geçmeyecek şekilde algılanmak...
Ve biz insanoğlu nedense hep en kötü olanı, en fesat olanı geçiririz içimizden.
Siz iyi şeyler düşünür, güzel hayaller peşine düşer, tatlı cümleler kurarsınız…
Ama siz ne yaparsanız yapın sorun nasıl anlattığınızdan çok, nasıl anlamak istedikleridir.
Çünkü kendi istedikleri, işlerine geldikleri gibi anlayacaktır insanoğlu..devamı>> |
|
Amerika’da bir üniversitede Profesör derse şöyle başlamış:- Düşünün ki bugün dünyanın son günü. Yarın bu saatte her şey bitecek. Kurtuluş şansınız yok. Bugün ne yapardınız ?Öğrenciler tek tek yazmaya başlamışlar..- İbadet eder, ALLAH'tan günahlarımı affetmesini dilerdim.- Tüm sevdiklerimle vedalaşırdım.- Ailemle vakit geçirirdim.- Anneme ve ya babama giderdim.- Arkadaşlarımla yarım saat eski günlerdeki gibi basket oynardım.- Barbekü partisi yapardım.- Tüm sevdiğim yemekleri yerdim.- Yatar uyurdu..devamı>> |
|
ABD'deki Türklere yönelik yayın yapan ilk iş portalı Turk Avenue web sitesinin genel yayın yönetmenliğini de yapan, 12 yıldır ABD'de yaşayan Cemil Özyurt'un Gezi olayları çerçevesinde anne ve babasına yazdığı mektup okuyanları duygulandırdı.---------Sevgili anneciğim ve babacığım, bugün (19 Haziran) sizlerden, güzel memleketimden ayrılıp Amerika'ya gelmemin 12. yıl dönümü. Sizlerin de ömrünüzden nerdeyse bir 65 yıl geride kaldı. Bugüne dek ömrünüzün büyük kısmı geçim sıkıntısı ile geçti. Bir tah..devamı>> |
|
Yüzü gözü mosmor bir kadın doktora gider.Doktor:-- Ne oldu size?Kadın:--Doktor bey, ne yapacağımı bilemiyorum. Kocam ne zaman içip de eve sarhoş dönse beni gebertene kadar dövüyor.Doktor:-- Bu konuda size çok işe yarayan bir çözümüm var hanımefendi. Kocanız sarhoş olarak eve geldiğinde elinize bir bardak şekerli çay alın ve kocanız yatıp uyuyana kadar ağzınıza alacağınız bir yudum çayı ağzınızın içinde sürekli dolaştırın....İki hafta sonra, aynı kadın, eli yüzü düzgün şekilde doktoru ziyar..devamı>> |
|
Tevfik Dorak, İngiltere’nin Newcastle Üniversitesi’nde kanser araştırmaları yapan bir Türk doktor. Dorak’ın dünya tıp literatürüne geçmiş çarpıcı bulguları var. Bunlardan biri, karanlıkla-kanser arasındaki ilişki...Dorak, vücudun hücre yenileyici ve bağışıklık sistemi düzenleyici melatonin hormonunu gece karanlıkta salgıladığını hatırlayıp uyarıyor: "Karanlıkta uzun ve düzenli uyku bu salgıyı ve kansere bağışıklığı artırıyor. Körlerde kanser riski bu yüzden az"Gece 23.00 ila 03.00 arasında salgı..devamı>> |
|
1400 yıllarında 18 çocuklu bir ailenin resimle ilgilenen 2 erkek çocuğundan ikisi sanat okuluna gidip büyük bir ressam olma hayali kuruyorlar. Aile ise bu durum karşısında çaresiz. Madencilik yaparak geçinmeye çalışıyorlar ve karınlarını zor doyurabilmekteler. Bu durum karşısında iki kardeş kendi aralarında kura çekmeye ve kazananın sanat okuluna gitmesine, geride kalanın daha çok çalışıp diğer kardeşi okutması yönünde bir karar veriyorlar. Albert ve Al..devamı>> |
|
Öğretmenin adı Bayan Thompson`du ve 5.sınıf öğrencilerinin önünde ayakta durduğu ilk gün onlara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, onlara baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Bu mümkün değildi, çünkü orada en önde, sırasına adeta çökmüş gibi oturan küçük bir öğrenci vardı. Adı Teddy Stoddard. Bir önceki yıl, Bayan Thompson Teddy`i gözlemiş, onun diğer çocuklarla oynayamadığını; giysilerinin kirli ve kendinin de hep banyo yapması g..devamı>> |
|
Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş. Öğrencilerden ses çıkmayınca a..devamı>> |
|
İki derviş, yolculukları sırasında bir dere kenarına varmışlar. Genç bir kadın dere kenarında karşıya nasıl geçeceğini bilemez halde ağlamaktaymış. Dervişlerden biri, genç kadını kucaklayıp suyun öteki tarafına bırakmış. Öteki derviş, arkadaşının bu davranışını hiç hoş karşılamamış ancak sesini de çıkarmamış. Dervişler dere kenarından bir kilometre kadar uzaklaştıklarında; diğer derviş daha fazla dayanamamış ve arkadaşına hışımla dönmüş:- Sen, böyle bir şeyi nasıl ..devamı>> |
|